SANAL DÜNYANIN KÖLESİ OLDUK.

    SANAL DÜNYANIN KÖLESİ OLDUK.

          Toplumlar genellikle özgür, bağımsız ve kendi karalarını verebilen kişilerden oluştuklarını söyler ve bunu böyle bilirler. Fakat birçok insan hayatın muhtelif köşelerine yerleştirilmiş sanal ekranların esaretine girmişlerdir. Akıl okuduklarını unuturken göz gördüklerini genelde unutmaz. Bu sebepledir ki göstermek anlatmaktan daha etkili ve kalıcı olmaktadır. Ekranlar; çeşitli ideolojik fikirleri, ahlaksızlığı, doyumsuzluğu, hırs ve şiddeti topluma eker; büyüyüp yeşerdiğinde de toplumlardan biçer. Bilmeden bağımlısı olduğumuz sanal ekranlardabize gösterilen yayınlarla küçük küçük dozlar vererek bilinç altımızda kendi düşünce yapılarını oluştururlar. Kendini koruyamayan vücutlarda zamanla bu verilen dozlar iltihap yaymaya başlar, derinlere nüfuz eder sonun da kişi medyanın istediğine dönüşür.Topla tüfekle elde edilemeyen birçok toplum öncelikle meraklandırmakla işlemeye başlar; ekranlarda gerçekleşen bir eylem karşısında oyuncu karakterin olaylar karşısında verdiği tepkiye vurgu yapılır. Olaylar karşısında verilen tepkiyi görürüz ama sebebini göremediğimiz gibi olayların içine gözyaşıda eklendimi merakla bir sonraki bölümü bekleriz ama bu belirttiklerim ekrana bağlama ve damarlarımıza nüfuz etme operasyonudur, bundan sonra bilinç altına verilecek mesajlara sıra gelir ekranlarda gördüğümüz her ayrıntı ve kullanılan renklerbir dekor değil bilinç altımıza verilen bir mesajdır.Beklenmedik ayrıntılarla seyircinin dikkati toplanır ve asıl hedef anlatılmak istenen hikâye değil ekrana kitlemektir.Çünkü artık mesele anlatmak değil algıyı yönetmektir. Algı yönetimi sadece bizi ekrana kitlemenin dışında izlediğimiz programların aralarında verilen reklamlarla da yapılmaktadır; örnek verecek olursak ramazanda inanan herkes oruç tutar ve iftarı beklerken ekranda izlediğimiz iftar sofralarında ışıl ışıl ortam, duygu yüklü sahneler eşliğinde ezan sesi verilirken Müslümanlarınhiç acımadan canlarını yakanların ürettikleri ürünler sahnenin baş köşesine yerleştirilir. Geleneksel sembollerle hafızamıza kazınan bu sahnelerde bulunanların ihtiyaç mı dayatma mı olduğunu düşünmeden benimseriz. Birde yapay zekâ ile daha dikkat çekici hale getirilen kurgularla gördüğümüz her şeyi gerçek olarak kabul edip doğruyu arama peşine düşmüyor ve gerçeğin zahmetli ve kuşkulu olduğunu düşünerek yalanların kolay ulaşılabilir olması daha ikna edici oluyor maalesef. Türk ve Müslüman toplumu için en tehlikeli olan ise medya aracılığı ile yeni bir ahlak kurgusunun inşa edilmesidir. Ekranlarda izlediğimiz programlardan ileri çıkacak olursak; adaleti yok etme çalışması ve Türk aile birliğini bozmak, dağıtmak üzerine çok başarılı programlar yapılmaktadır. Adaleti yok etmeye çalışanlar seri katilleri bize öyle masum gösteriyorlar ki kötülere karşı savaşan adalet dağıtan ama devletin adaletini hiçe sayan kişiler izleyenlere kendi adaletini kendin sağla mesajı verilmekte ve devlete olan saygı ve güveni yıkmaktadır. Türk ailesini bozmaya çalışanlar ise çok başarılı senaryolara imza atmaktadır; sözde dini temeller üzerine kurulmuş bir aileyi din kisvesi altında yaptıklarını meşru bir hareketmiş gibi bilinç altına kazıyor ve inanan insanların güvenilmez sahtekâr olduklarını lanse ederek algı yönetmesini çok güzel yapıyorlar. Sayın devlet yetkililerimiz Türk ailesi üzerinde oynanan bu oyunları dikkate alırlarsa nüfusumuz milli ve manevi değerlerin bilinci ile yetişenlerle çoğalacaktır. İçinde bulunduğumuz bu günlerde nüfusumuzun yaşlandığından doğumların azaldığından önlem almaya çalışılmaktadır; Türk nüfusu artsın ama hayatı sadece yeme içme ve eğlenceden ibaret olduğunu düşünen gelecek ile çoğalmak Türk milletinin çöküşü demektir. Nüfusumuz çoğalsın ama yeni nesillerin eğitimi için gereken hassasiyeti göstermemiz gerekmez mi. Türk milletinin temel taşı olan aile üzerinde çok büyük oyunlar oynanmaktadırbu aziz vatanın geleceği olan evlatlarımızın Türk ailesi üzerinde oynanan oyunların ne kadar etkisinde kaldığının farkına varıp geleceğimiz olan evlatlarımızın milli ve manevi değerlerinin bilincinde olarak yetişmesi için elini taşın altına koymuş eğitimcilere emanet edilmesi ve yetişen nesilden sonrasında çoğalan nüfusumuzun da bilinçli olarak bu vatana sahip çıkması; bu vatanı bize emanet edenlere olan borcumuzu az da olsa ödemiş olmaz mıyız. Sadece doğumların çoğalması önceliğimiz olmaması asıl önceliğimizin geleceğimiz olan evlatlarımızın Türk ve Müslüman olarak özüne dönmesini sağlamalıyız. Dünyada savaşlar artık göğüs göğüse olmuyor düşmanınnereden geldiğinin farkında bile olamıyorsun. Bize emanet edilen bu aziz vatanın geleceği olan evlatlarımızın sanal ekranlarla şekillenmiş ve ekranda gördükleri ile yaşam süren, dayatılan ideolojinin taşıyıcısı ve tüketicisi olmaktan kurtarmamız gerekmektedir. Millet olarak bu tehlikelerin farkına varıp asıl hedefimizin evlatlarımıza milli ve manevi değerlerimizin bilincinde olmasını sağlamak olmalıdır; daha sonrasında zaten aile bilinci ve nüfus bilinci kendiliğinden hayata geçer.

    29.07.2025

     afsar391@hotmail.com


    Hava Durumu
    GÜLBAHÇE ANAOKULU

    GELECEĞİMİZİ BİRLİKTE
    SAĞLAM 
    TEMELLER
    ÜZERİNDE İNŞAA EDELİM